Yazar 4 ⭐ (32991 Derecelendirmeler). En Çok Oy Alan: 4 ⭐ En düşük puan: 2 ⭐ Özet: Hakkında makaleler 19 Mayıs 1919’u anlamakMilli Mücadele’nin başlangıcının Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Bandırma Vapuru’yla Samsun’a çıkışı, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı ve Milli Mücadele’nin
MilliMücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçtiğinde imparatorluğun hemen her yanına ün salmış milli kahramanlardan biriydi. Bahriye Mektebi'ni bitirmiş, Balkan Savaşı sırasındaki deniz savaşlarında büyük başarılar göstermiş ve bu nedenle "Hamidiye Kahramanı" ünvanını kazanmıştı.
Atatürkün doğa sevgisi, babası öldükten sonra annesi ve kardeşi ile beraber Selanik’in otuz kilometre yakınlarında Zübeyde Hanımın ağabeyi olan Hüseyin Ağa’nın çiftliğine yerleşmeleri ile başlamıştır. Milli Mücadele‘den sonra, bir gece sofrada, çok
6718. Kral Yolu haritaları yeniden yüklendi. Hızlı Erişim Uygarlığın Doğuşu ve İlk Uygarlıklar Haritaları Yukarı git. Bölümler. Üye Kontrol Paneli. Özel Mesajlar. Abonelikler. Kimler Online.
Yoğunilgi gören konferans programında konuşan Başkan Deveci, ‘’Atatürk’ün yol haritasını takip edeceğiz.’’ dedi. İbrahim Güleç. 13 Mart 2022 Pazar 17:04. Atakum Belediyesi ev sahipliğinde Kurtuluş Savaşı’nın simgesi Onur Anıtı’na yapılan saldırı sonrası Atatürk’ü kitlelere her yönüyle tanıtmak için
Vay Tiền Nhanh. - 1418 Güncelleme - 1418 Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, milli mücadele planlarıyla, 19 Mayıs 1919'da ilk adımı attığı Samsun, 101. yılında da ulusal kurtuluş mücadelesindeki rolünün ve Büyük Önder'in izlerini gururla taşıyor. AA muhabirinin tarihi kaynaklardan derlediği bilgilere göre, Limni adasının Mondros Limanı'nda demirli Agamemnon zırhlısında, 30 Ekim 1918 akşamı Mondros Mütarekesi imzalanır. Çanakkale'de Türk askerinin destan yazmasına rağmen, düşman gemileri Çanakkale Boğazı'ndan geçerek İstanbul'a demirler, 15 Mayıs 1919'da İzmir İşgal Bölgesi ise işgal güçlerinin iştahını kabartmaktadır. İngiltere, Yunanistan'ın Karadeniz kıyılarında bir Pontus Rum devleti kurma isteğine destek vermektedir. Mondros Ateşkes Antlaşması'nın, "İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır." maddesi Rum çetelerine güç ve çevresindeki Rumlar, 17-18 Mart 1919 tarihinde Samsun'a asker çıkaran İngilizleri de arkalarına alıp, yaptıkları çete baskınlarıyla kargaşa çıkararak bölgeyi İtilaf Devletleri'nin işgaline açmak yılının mart ve nisan aylarında Rum çetelerinin saldırıları artmaya başlar ve Türk çetelerinin kargaşa çıkardığı iddia edilerek İngilizler, Osmanlı hükümetine 21 Nisan 1919'da bölgede asayişin sağlanması için nota verir. "Eğer siz asayişi sağlayamazsanız biz Samsun'a çıkıp bölgeyi işgal edeceğiz" anlamı taşıyan notanın ardından Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak Şişli'deki evinden 16 Mayıs'ta annesi ve kardeşi ile vedalaşarak ayrılan Mustafa Kemal Atatürk'e, vapura binmeden, "Bandırma Vapuru'nun Karadeniz'de batırılacağı" istihbaratı o gün yaşadıklarını şöyle anlatır"Bir an yalnız kaldım ve düşündüm. Bu dakikada düşmanların elinde idim. Bana her istediklerini yapamazlar mıydı? Beynimden bir şimşek geçti. Tutabilirler, sürebilirler, fakat öldürmek! Bunun için beni Karadeniz'in coşkun dalgaları arasında yakalamak lazımdır. Bu ihtimal mantıklı idi. Ancak benim için artık yakalanmak, tutuklanmak, sürülmek, düşüncelerimi yapmaktan alıkonmak hepsi ölmekle denk idi. Hemen karar verdim, otomobile atlayarak Galata rıhtımına geldim."Büyük Önder, zihnindeki kurtuluş mücadelesi planlarıyla, Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan yola çıkar. Bandırma Vapuru, Kız Kulesi önünde durdurulur. İtilaf devletleri askerleri vapurda denetim yaptıktan sonra Bandırma Vapuru yoluna devam eder. Mustafa Kemal, kaptan İsmail Hakkı Durusu'ya, sahile yakın bir rota çizmesini Vapuru, üç gün sonra Sinop'a varır. Mustafa Kemal Sinop'ta karaya çıkar. Samsun'a kara yoluyla gitmek için yolun durumunu ve araç sorar. Ancak ne yol ne araç vardır. Aldığı bu yanıtla Mustafa Kemal ve beraberindekiler tekrar vapura Samsun'a varış19 Mayıs 1919 Pazartesi günü Bandırma Vapuru Samsun sahiline demir atar. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, ilk olarak Havuzlu İsmail'in kullandığı sandalla Kurmay Binbaşı Mahmut Ekrem Bey Dünya Savaşı'nda Ruslar tarafından kentin bütün iskeleleri bombalanmış ancak bir tek kentte sigara üreten Fransızlara ait Reji İskelesi sağlam kalmıştır. Mustafa Kemal ve arkadaşları, Samsun'a ilk adımlarını, diğer adı Reji İskelesi olan Tütün İskelesi'nden Mustafa lakaplı kayıkçının karaya çıkardığı Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Samsun'da küçük bir grup karşılar. Karşılamada Samsun Mutasarrıfı İbrahim Ethem Bey bulunmamaktadır. Mutasarrıf rahatsız olduğunu belirterek yerine Muhasebe Müdürü Osman Bey'den heyeti karşılamasını ve ağırlama işleriyle ilgilenmesini istemiştir."Dokuzuncu Ordu Kıtaları Müfettişi ve Padişahın Fahri Yaveri Mirliva Mustafa Kemal Paşa" unvanı ile Mustafa Kemal, "Saat Samsun'a ulaşarak görevine başladığına" dair İstanbul'a telgraf Kemal ve arkadaşları kalabalık oldukları için tek otele yerleştirilemezler. Atatürk ve maiyetindekilerden bir kısmı, Jean İonnis Mantika'ya ait olan ''Mantika Palas''a yerleştirilir, diğerleri ise bugünkü Samsun Ticaret ve Sanayi Odasının yerinde bulunan o zamanki Karadeniz Oteli'nde Havza'ya geçişAtatürk Samsun'da 6 gün kalır, 25 Mayıs'ta Havza'ya geçer. İngilizleri şüphelendirmemek için Atatürk, böbrek sancılarının artttığını ve Havza'nın kaplıcalarının kendisine iyi geleceğini belirterek kentten ve arkadaşları, eski bir araçla Havza'ya doğru yola çıkar. Yollar bozuktur ve araç birkaç kez arızalanır. Araçtan inen Atatürk ve arkadaşları, doğanın güzelliğine kendilerini kaptırarak bir süre "Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar, güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar" marşını söyleyerek yol Kemal, Havza'da Mesudiye Oteli'nde, beraberindekiler ise Ali Osman Ağa'nın konağında Havza'da Milli Mücadele'yi örgütlemek için uygun ortamı bulur. İlk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti, Havza'da kurulur. Teşkilat, ilk toplantısını "Taş Mektep" yani şimdiki Merkez İlköğretim Okulunda yapar. İlk miting Havza'da yapılır. Mustafa Kemal Paşa'nın talimatıyla gerçekleştirilen mitingde, İzmir'in işgali protesto edilir. İlk genelge yine Havza'da yayımlanır, 28 Mayıs'ta yayımlanan Havza Genelgesi, tüm valilikler, kolordu komutanlıkları ve bağımsız mutasarrıflıklara Genelgesi, Atatürk'ün Samsun'a çıktıktan sonra ilk resmi tepkisi olması dolayısıyla tarihte büyük öneme sahiptir. Atatürk, bu genelgeyle halkın işgallere tepki göstererek milli bilincin uyandırılmasını amaçlamıştır. Bir sonraki durağı Amasya olacak Mustafa Kemal, 18 gün boyunca Havza'da Milli Mücadele için önemli adımlar hareketlilikten haberdar olan İngilizlerin yaptığı baskı ile Atatürk, Dokuzuncu Ordu Müfettişliği görevinden alınır. İlk adımları teker teker atarak yoluna devam eden Atatürk, Havzalılara sivil olarak veda 24 Eylül 1924'te Havza'ya ikinci gelişinde, Havzalılara şöyle seslenecektir"Sizinle en elemli, en yeisli günlerde tanıştım. Aranızda günlerce kaldım. Bana mazinin hatırasını tekrarlatan şu daire içinde kıymetkar mesai ve muavenetinizden pek müstefit oldum. Eğer Havzalıların o samimi ve metin hüsnükabulleri olmasa ve eğer Havza'nın nafi şifalı kaplıcaları ahval-i sıhhiyem üzerinde müspet bir tesir bırakmasaydı, emin olunuz ki, inkılap için çalışamayacaktım. Bundan dolayıdır ki Havza ve Havzalılara çok şey borçluyum. Kalbi rabıtam ebediyen saklayacak ve sizi hiç unutmayacağım. İlk cüreti, ilk cesareti gösteren sizlersiniz. İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza'nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır."Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı ve Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatışı, Cumhuriyet'in ilanından sonra 1938 tarihine kadar ''Gazi Günü'' adıyla Samsun'da yerel olarak sonra ise Atatürk'ün Milli Mücadele'yi başlatmak üzere 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basması, 20 Haziran 1938'de çıkarılan bir kanunla milli bayram olarak kabul Milli Mücadele'nin ve Mustafa Kemal'in Samsun'daki izleriMilli Mücadele'yi başlatan kişileri Anadolu'ya taşıyan Bandırma Vapuru'nun orijinal planları kullanılarak inşa edilen birebir kopyası, Samsun sahilinde müze gemi olarak ziyarete açık Park'ta düzenlenen alanda ziyarete açılan müze gemi Bandırma Vapuru, özellikle 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla kente gelen ziyaretçilerden büyük ilgi yıl koronavirüs salgını nedeni ile müze gemi ilk kez 19 Mayıs'ta ziyarete kapalı Atatürk'ün ilk adımı attığı nokta, artık dolgu sahası. Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından önceki yıllarda dolgu sahasına "Kurtuluş Yolu" yapılarak, Tütün İskelesi yeniden inşa edildi. Tütün İskelesi'nde ilk adımı temsilen Atatürk ve silah arkadaşlarının ve onları karşılayanların bal mumu heykelleri yer İskelesi'nden başlayan "Kurtuluş Yolu" ise Atatürk'ün Havza'ya geçiş güzergahını takip Samsun'a gelişinde kaldığı Mantika Palas, uzun yıllar ''Mıntıka Palas'' olarak adlandırıldı ve bugün Atatürk'ün eşyalarının sergilendiği Gazi Müzesi olarak o güne ait izleri canlı Kemal Paşa'nın Havza ilçesinde 25 Mayıs-13 Haziran 1919 tarihlerinde karargah olarak kullandığı ve Milli Mücadele'nin ilk karargahı sayılan ev ise günümüzde "Havza Atatürk Evi" olarak tarihin izlerini yansıtıyor.
İSTANBUL, DHA - Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Beyoğlu’ndan Samsun’a doğru yola çıkarak başlattığı Milli Mücadelenin 103’üncü yılında İstiklal Caddesi’nde “Beyoğlu’ndan Samsun’a İlk Adım Sergisi” açıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele yolculuğuna dair 19 fotoğrafın yer aldığı sergide, 18 ünlü şairin Milli Mücadele’yle ilgili kaleme aldıkları şiirleri de ziyaretçilerin beğenisine Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıktığı yer olan Galata Rıhtımı’nda, 16 Mayıs günü anma programı düzenleyen Beyoğlu Belediyesi, İstiklal Caddesi’nde açtığı “Beyoğlu’ndan Samsun’a İlk Adım Sergisi” ile bu haftayı kutlamaya devam ediyor. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları kapsamında Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirilen serginin açılışı şehirler için durulan saygı duruşunun ardından okunan İstiklal Marşı ile yapıldı. Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, AK Parti ve Büyük Birlik Partisinin Beyoğlu ilçe başkanları, muhtarlar ile yerli ve yabancı çok sayıda vatandaş MÜCADELESİ’NİN RUHUNU YANSITAN FOTOĞRAFLARI VE ŞİİRLERİ MİLLETİMİZLE BULUŞTURDUKSerginin açılışında konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, “Bugün Milli Mücadele’nin başladığı Beyoğlu’ndan Samsun’a uzanan kurtuluş mücadelemiz ve sonra buradan Samsun’a, Amasya’ya, Erzurum’a, Sivas’a ve nihayet Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasına akabinde 29 Ekim’de cumhuriyetin ilanıyla birlikte 8 yıl sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk İstanbul’a geldiğinde kendisine, Paşam duygularınız nedir, ne hissediyorsunuz’ diye sorulduğunda, Bizim kurtuluş mücadelemizin hikayesi olan ve amacımızı ifade eden bu caddenin ismi İstiklal Caddesi olsun’ der. İstiklal Caddesi’nin, Beyoğlu’nun belediye başkanı olarak bugün 19 Mayıs’ta başlayan Kurtuluş Mücadelesi’nin, o ruhun fotoğraflara yansıyan görüntülerini ve şiirlerini İstiklal Caddesi’nde milletimizle, İstanbullularla buluşturduk” açıklamasında 26 MAYIS TARİHİNE KADAR ZİYARET EDİLEBİLECEKGazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele yolculuğuna dair 19 fotoğrafın yer aldığı sergide, 18 ünlü şairin Milli Mücadele’yle ilgili kaleme aldıkları şiirleri de ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Açılışta ayrıca 19 Mayısa özel olarak hazırlanan kartpostallar da binlerce yerli ve yabancı ziyaretçiye dağıtıldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün isimi verdiği ve bağımsızlığımızın sembolü olan İstiklal Caddesinde ziyaretçileri ağırlamaya başlayan sergi, 26 Mayıs tarihine kadar açık kalacak.
Atatürk’ün idealleri, Milli Mücadele’den çok önce şekillenmiş ve vakti gelince uygulanacak bir sisteme bağlanmıştır. Atatürk’teki vatan ve millet sevgisi, onun büyük bir idealist olmasına yol açmıştır. Onun idealleri, Türk milletinin ihtiyaçlarından doğmuş, Milli Mücadele ve Cumhuriyet Dönemi’nde gerçekleşmiştir. O, bu idealleri ve fikirleri ile gelecek nesillere hedef ve yol göstermiştir. Gelecek nesilleri de düşünmeyi ideal dinen Atatürk’ün, ilk ve en önde gelen ideali, vatanın bütünlüğü ve milletin tam bağımsızlığı olmuştur. ’Türkiye halkı asırlardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklali bir lazım-ı hayatiye telakki etmiş bir kavmin kahraman evlatlarıdır. Bu millet istiklalsiz yaşamamıştır. Yaşayamaz ve yaşamayacaktır.’’ ’Ne kadar zengin ve refah içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir davranışa hak kazanamaz.’’ sözleriyle bu inancını ifade etmiştir. Atatürk, Türk milletinin yükselmesi için tüm fedakarlığı yapacağını da belirtmiş ve bunu bir hayat meselesi olarak görmüştür. Bunun için Atatürk, Türk milletine en medeni milletlerin gelişme seviyesine ulaşmayı, hatta bu seviyeyi aşmayı hedef göstermiştir. Ona göre Türk milleti, hedefini iyi seçer ve bu hedefe varmaya gayret ederse, zekası ve yetenekleri ile bu ideali gerçekleştirecektir.
Oluşturulma Tarihi Şubat 07, 2022 0700MHP Lideri Bahçeli, partisinin Kızılcahamam Kampı’nda düzenlediği basın toplantısında 2023 seçimlerinin yol haritasını belirleyecek 5 stratejik hedefi açıkladı İttifaka bağlılık, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin güçlenmesi, Anayasa’nın değişmesi, terörle mücadele ve yeni anayasa.’MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önümüzdeki süreçte partisinin yol haritasını belirlemek üzere girdiği 2 günlük Kızılcahamam Kampı’nın son gününde basın toplantısı düzenledi. 2023 seçimlerinde yol haritası niteliği taşıyan beş stratejik hedefini de açıklayan Bahçeli, özetle şunları kaydetti“Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyorlar. Türkiye’nin parlak geleceği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir CHS. Erken seçim Türkiye’nin gündeminde yer almamaktadır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem gayesi zaman kaybıdır. Türk milleti gelecek ümitlerini CHS’ye bağlamıştır. Geriye dönüş ne mümkün ne de muhtemeldir. MHP Cumhur İttifakı’nın vatan ve millet sevgisiyle pekişmiş ahlaki ilkelerine bağlı kalacaktır. Bu birinci stratejik hedefimizdir. MHP, CHS’nin ilerleyip güçlenmesi için insanüstü bir çaba gösterecektir. Bu ikinci stratejik hedefimizdir. MHP, 2023’ün Haziran ayında TBMM’nde milletvekili sayısını azami düzeye çıkarıp Cumhur İttifakı’nın Anayasa’yı değiştirme çoğunluğuna ulaşması, Sayın Erdoğan’ın tekrardan ve açık ara farkla Cumhurbaşkanı seçilebilmesi için olağanüstü bir mücadele azmi sergileyecektir. Bu üçüncü stratejik hedefimizdir. MHP, terörün kökünü kazıma seferberliğinde desteğini önşartsız verecektir. Bu dördüncü stratejik hedefimizdir. MHP, Başkanlık Sistemi’ni kurumsallaştıran yeni anayasa konusunda faaliyetlerini yoğunlaştıracaktır. Bu beşinci stratejik ELÇİSİ’NE KOŞA KOŞA GİTMESİ ZARFSIZ BİR MESAJBAHÇELİ yeni ABD Büyükelçisi Jeffry L. Flake’in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etmesine de tepki gösterdi “ABD’nin Ankara Büyükelçisi’nin ayağının tozuyla, henüz çiçeği burnundayken, koşa koşa İmamoğlu’na gitmesi zarfsız bir mesajdır. Güya, Askıda Fatura Projesi’yle ilgili bilgi almak istiyormuş. Be hey büyükelçi kimi kandırıyorsun? Diplomatik teamülleri çiğneyerek soluğu belediyede alması kasti bir tahriktir. Bu büyükelçi, Türkiye’nin iç siyasetine müdahil olmaya kalkışmıştır. Belediye Başkanı’nın genel başkanı olan Kılıçdaroğlu’nu da mı evvel emirde ziyaret etmeyi aklına getiremedi? Bu ne aceledir? Bu neyin işaret fişeğidir? Herkes haddini bilsin. Uyarıyorum, bu büyükelçi görevinin sınırlarını aşmamalıdır.”ONUR ANITI’NA MUSALLAT OLANkMHP Lideri Bahçeli, Samsun’da geçen hafta Onur Heykeli’ni yıkmaya çalışan iki kişiye ilişkin de şunları söyledi “Atatürk’e saldırmak, aziz hatırasına düşmanlık yapmak, tahammülsüz göstermek şerefli bir tavır ve davranış değildir. Onur Anıtı’na musallat olan, halat bağlayıp yıkmaya çalışan müptezellerin bu milletin gerçek bir evladı olması düşünülemeyecektir. Ortak değerimizdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin banisidir.”
Atatürk’ün Bağımsızlık Yolu – 3 – İSTANBUL’DAN SAMSUN’A Atatürk’e verilen 9. Ordu Müfettişliği görevi Anadolu’daki dağıtılmamış orduları dağıtmayı, silahları toplamayı ve direniş şuralarını kapatmayı içeriyordu. Yani Osmanlı yönetimi Atatürk’ten, Anadolu’da bir direniş başlatmasını değil, İngilizlerin şikayet ettikleri direnişi bitirmesini istiyordu İşgal İstanbul’undan vatan kurtarmanın mümkün olmadığını anlayan Atatürk, Anadolu’ya geçmeye karar verdi. Atatürk verdiği bu kararı, sonradan “Uygun bir zamanda ve fırsatta İstanbul’dan kaybolmak, basit bir tertiple Anadolu içlerine girmek, bir müddet isimsiz çalıştıktan sonra bütün Türk milletine felaketi haber vermek” olarak açıklayacaktı. Atatürk bu “gizli tertip” işini önce en güvendiği silah arkadaşlarıyla paylaştı. ANADOLU’YA GİZLİ GEÇİŞ PLANI Atatürk, 15 Ocak 1919’da arkadaşı İsmet Paşa’yı Şişli’deki evine çağırdı. “Hiçbir sıfat ve yetki sahibi olmaksızın Anadolu’ya geçmek ve orada milleti uyandırarak, kurtulma çarelerini aramak için en müsait mıntıka ve beni o mıntıkaya götürecek en kolay yol hangisi olabilir?” diye sordu. İsmet Paşa, “Yollar çok, mıntıkalar çok” dedi. Atatürk, 20 Aralık 1918’de de arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’la da Şişli’deki evinde görüştü. Ali Fuat Paşa, “Milli Mücadele Hatıralarım” alı kitabında o gece Anadolu’da bir “milli direniş hareketi” yaratmak için Atatürk’le birlikte bazı kararlar aldıklarını yazıyor. Atatürk, Ali Fuat Paşa ile 20 Şubat 1919’da Şişli’deki evinde ikinci bir görüşme daha yaptı. O görüşmede Ali Fuat Paşa’nın başında bulunduğu 20. Kolordu Karargahı’nın Ankara’ya nakline ve Ankara’nın bir “direniş merkezi” yapılmasını karar verildi. O gece geç saatlerde Rauf Orbay da Şişli’deki eve geldi. Üç arkadaş kafa kafaya verip direniş planları yaptı. Atatürk, eğer kendisini Anadolu’ya tayin ettiremezse Anadolu’da çok güvendiği bir komutanın yanına gidip işe oradan başlayacağını söyledi. Bunun üzerine Ali Fuat Paşa, “Paşam, ben ve kolordum daima emrindedir!” deyince Atatürk, “Beraber çalışacağız Fuat” karşılığını verdi. Atatürk, 11 Nisan 1919’da Şişli’deki evinde, hasta yatağında, Kazım Karabekir Paşa’yla da görüştü. Karabekir, Erzurum’daki 15. Kolordu Komutanlığı’na tayin edilmişti. Erzurum’a gitmeden önce Atatürk’le görüşmeye geldi. Karabekir, “İstiklal Harbimizin Esasları” adlı kitabında, bu görüşmede Atatürk’ü de “Anadolu’ya çağırdığını”, bunun üzerine Atatürk’ün kendisine, “Bu da bir fikirdir! Ahval günden güne size hak verdiriyor… İyi olayım size katılmaya çalışırım!” diye cevap verdiğini yazıyor. Atatürk, eğer resmi bir görevle Anadolu’ya tayin olmayı başaramazsa Gebze-Kocaeli üzerinden gizlice Anadolu’ya geçmek için bir plan hazırladı. Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, birer mavzer ve iki el bombası ve bir yol haritası hazırladıklarını, harekete geçmek için baharın gelmesini, ağaçların yapraklanmasını beklediklerini yazıyor. Ancak o sırada Atatürk’ün resmi bir görevle Samsun’a gönderilmesi gündeme gelince bu plandan vaz geçildi. Atatürk’ün Anadolu’ya geçiş için kurduğu ilişkiler ağı İstanbul’dan umudu kesen Atatürk önce resmi bir görevle Anadolu’ya geçmeyi denedi. Bunun için asker-sivil arkadaşlarını devreye sokarak Osmanlı yönetimindeki nüfuzlu kişilerle tanışıp görüştü. Onların güvenini kazanmaya çalıştı. Atatürk, yakın arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy’un babası İsmail Fazıl Paşa aracılığıyla Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey’le tanıştı. Birkaç kere Mehmet Ali Bey’le görüştü. Bahriye Nazırı Avni Paşa’yla diyalog kurdu. Onunla da görüştü. Yaveri Cevat Abbas aracılığıyla Harbiye Nazırı Şakir Paşa’yla temas kurdu. Genelkurmay İkinci Başkanı Kazım İnanç Paşa’yla da irtibata geçti. Onu daha önce değişik cephelerden iyi tanıyordu. O sırada genelkurmaydaki güvendiği arkadaşları Fevzi Çakmak, Cevat Çobanlı Paşa ve İsmet İnönü’den de resmi görevlendirme konusunda yardım istedi. Atatürk, İstanbul’da kurduğu bu ilişkiler ağı sayesinde 9. Ordu Müfettişliği ne seçilip resmi bir görevle Anadolu’ya geçmeyi başaracaktı. İngilizlerin isteği 21 Nisan 1919’da İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Osmanlı Harbiye Nazırlığı’na bir nota verdi. Bu notada özetle Anadolu’da silahların toplanması işinin yavaş ilerlediği, bazı yerlerde şuralar kurulduğu, bunların asker topladığı, buna karşı “gereken her türlü önlemin derhal alınması, yoksa işin ciddiyet kazanacağı” belirtiliyordu. Calthorpe ayrıca Padişah Vahdettin’e, “Yüksek yetkilere sahip askeri bir kurulun, başlarında yetenekli bir generalle 9. Ordu’yu disiplin altına almasını” söyledi. Etekleri tutuşan Osmanlı yönetimi, çok geçmeden “yetkili bir kurulla” Anadolu’ya gönderilecek “yetenekli bir general” aramaya başladı. Atatürk, aradığı fırsatı bulmuştu. Hem hükümette hem de genelkurmayda iyi ilişki kurduğu asker-sivil tanıdıkları vardı. İşte o tanıdıkları, “yetenekli bir general” arayan Osmanlı yönetimine Atatürk’ün adını fısıldadılar. İstanbul’daki girişimleriyle hükümeti rahatsız eden, buna karşın İttihatçı olmayan, Alman karşıtı, Padişah Vahdettin’in fahriyaveri ve Anafartalar Kahramanı Atatürk’ün Anadolu’ya gönderilmesi düşüncesi Sadrazam Damat Ferit’in aklına yattı. Böylece bir taşla iki kuş vurulmuş olacaktı Hem hükümeti rahatsız eden bu “yetenekli general” İstanbul’dan uzaklaştırılmış olacak, hem de Anadolu’da İngilizleri rahatsız eden bir sorun çözülmüş olacaktı. Kendi yetkilerini kendisi genişletti İşte Atatürk’ün “Yetkileri ben kendim yazdırdım. Hatta Harbiye Nazırı Şakir Paşa, bu talimatı okuduktan sonra imzalamaya çekinmiş, anlaşılır anlaşılmaz mührü basmıştır” dediği o talimatname. Gerçekten de talimatnamenin altında sadece Harbiye Nazırı Şakir Paşa’nın mührü var. 29 Nisan 1919’da Osmanlı yönetimi, Atatürk’ü 9. Ordu Müfettişliği’ne atadı. Atatürk görevin detaylarını öğrenmek için Harbiye Nazırı Şakir Paşa’yla görüşmeye gitti. Oradan hemen Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa’nın makamına geçti. Fevzi Paşa’nın hasta olduğu, iki gündür gelmediği söylenince hiç zaman kaybetmeden Genelkurmay İkinci Başkanı Kazım İnanç Paşa’nın yanına gitti. “Kapıları kapatır mısın?” dedi. Kazım İnanç Paşa’yla birlikte kapalı kapılar ardında bir görev talimatnamesi hazırladı. Atatürk, Samsun’dan başlayarak bütün Doğu illerindeki kuvvetlerin komutanı olacak, oralardaki valilere doğrudan emir verebilecek şekilde iki madde hazırladı. “Onların arzularını bir araya topla fakat sonuna bu iki maddeyi ekle” dedi. Kazım Paşa Atatürk’ün yüzüne baktı “Bir şey mi yapacaksın?” Atatürk, “Kulağını bana doğru uzat” dedi. “Evet, bir şey yapacağım. Bu maddeler olsa da olmasa da yapacağım!” Kazım Paşa, Atatürk’ün hazırladığı müsveddeyi Harbiye Nazırı’na götürdü. Harbiye Nazırı Şakir Paşa, yeni maddeleri görünce “imzalamam” ama “mührümü basarım” dedi. Harbiye Nazırı mührünü bastıktan sonra Atatürk, iki nüshadan birini cebine koydu, diğerini Kazım İnanç Paşa’ya verip odadan ayrıldı. Sonrasını Atatürk’ten dinleyelim “Tarih bana öyle müsait şartlar hazırlamış ki kendimi onların kucağında hissettiğim zaman ne kadar bahtiyarlık duydum tahmin edemem. Bakanlıktan çıkarken heyecandan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir alem, kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibi idim.” Böylece Atatürk, 9. Ordu Müfettişi olarak Anadolu’nun geniş bir bölümüne hükmedebilecekti. Ancak görüldüğü gibi Samsun’a giderken Atatürk’e o geniş yetkileri Osmanlı yönetimi bilerek, isteyerek vermiş değildi. Atatürk, kendi yetkilerini bizzat kendisini genişletmişti. Atatürk, Samsun’a gönderilme konusundaki süreci Nutuk’ta şöyle özetliyor “Hemen ifade edeyim ki onlar bu yetkiyi bana bilerek ve anlayarak vermediler. Ne pahasına olursa olsun benim İstanbul’dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe Samsun ve dolaylarındaki güvenlik olaylarını yerinde görüp tedbir almak üzere Samsun’a kadar gitmek idi… O tarihlerde genelkurmayda bulunan ve beni, maksadımı bir dereceye kadar sezmiş olan kimselerle görüştüm. Müfettişlik görevini buldular. Yetki konusu ile ilgili emri de ben kendim yazdırdım. Hatta Harbiye Nazırı Şakir Paşa, bu talimatı okuduktan sonra, imzalamaya çekinmiş, anlaşılır anlaşılmaz mührü basmıştır.” Atatürk, Samsun yolculuğuna çıkmadan önce ekibini kurdu. Son görüşmelerini yaptı. Bekirağa’da tutuklu arkadaşı Fethi Okyar’ı ziyaret etti. Süleymaniye’de İsmet İnönü’yü ziyaret etti “Ben çağırınca Anadolu’ya gelirsin” dedi. “Evet Paşam, bir şey yapacağım!” 14 Mayıs 1919’da Sadrazam Damat Ferit, Nişantaşı’ndaki Sadrazamlık Konağı’nda Atatürk’le son bir görüşme yaptı. Görüşmede Cevat Çobanlı Paşa da vardı. Damat Ferit, “Samsun ve havalisinde ne yapacaksınız? Nerelere kadar komuta edeceksiniz” diye sordu. Atatürk, Samsun ve civarındaki karışıklıkları önleyeceğini, küçük bir alanı kontrol edeceğini söyledi. Cevat Paşa da araya girerek Damat Ferit’in kuşkularını dağıttı. Atatürk ile Cevat Paşa, Damat Ferit’in yanından ayrıldılar. Nişantaşı’ndan Teşvikiye’ye doğru hızlı adımlarla yürüyorlardı. Cevat Paşa, “Bir şey mi yapacaksın Kemal?” diye sordu. Atatürk, “Evet Paşam, bir şey yapacağım!” Cemal Paşa, “Allah muvaffak etsin!” dedi. Atatürk, “Mutlaka muvaffak olacağız” karşılığını verdi. Atatürk, 15 Mayıs’ta genelkurmaya veda ziyareti yaptı. Orada Fevzi Çakmak Paşa ve Cevat Çobanlı Paşa ile görüştü. Üç paşa birlikte hareket etmeye karar verdi. Atatürk, Cevat Paşa ile bizzat haberleşmek için özel bir şifre aldı. Atatürk-Vahdettin son görüşmesi Bir yalanın deşifresi Atatürk, 6 ay kaldığı işgal İstanbul’unda birkaç kez Padişah Vahdettin’le görüştü. Bu görüşmeler sonunda Vahdettin’in “gözleri yarı kapalı” biçimde İngilizlerin merhametine sığındığını gördü. Atatürk, son olarak 15 Mayıs 1919’da Yıldız Sarayı’nda Padişah Vahdettin’le görüştü. Bu görüşmenin bütün detaylarını, Atatürk, 1926’da Falih Rıfkı Atay’a şöyle anlatacaktı “Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Vahdettin’le adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. … Vahdettin unutamayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı Paşa, Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. Elini demin bahsettiğim kitabın üstüne bastı ve ilave etti, tarihe geçmiştir. Bunları unutun’ dedi. Asıl şimdi yapacağınız hizmet hepsinden daha önemli olabilir. Paşa, paşa, devleti kurtarabilirsin!” Vahdettinciler, öteden beri bizzat Atatürk’ün anlattığı bu anıyı kullanarak “Bakın işte! Vahdettin Atatürk’ü devleti kurtarması için Samsun’a göndermiş!” diyorlar. Ancak Vahdettinciler, Atatürk’ün bu anısının -şimdi anlatacağım- devamını hep gizliyorlar. Bakın Atatürk, Vahdettin’in bu sözlerini doyunca neler düşünüyor “Vahdettin demek istiyordu ki, hiçbir kuvvetimiz yoktur. Tek dayanak noktamız. İstanbul’a hâkim olanların siyasetine uymaktır. Benim memuriyetim, onların şikayet ettikleri meseleleri halletmektir. Eğer, onları memnun edebilirsem, memleketi ve halkı bu siyasetin doğruluğuna inandırabilirsem ve bu siyasete karşı gelen Türkleri tutuklarsam Veliahtın arzularını, Vahdettin’in arzularını yerine getirmiş olacağım.” Atatürk çok haklıydı. Birincisi, Vahdettin’in “devletin kurtuluşundan” anladığı şey öncelikle “sarayın/sultanın/hilafetin” kurtuluşuydu. İkincisi, Vahdettin, bu kurtuluşun da İngilizlere rağmen bir milli direnişle değil, İngilizlerin her dediğini yaparak mümkün olacağını düşünüyordu. Bu nedenle Atatürk’e verilen 9. Ordu Müfettişliği görevi Anadolu’daki dağıtılmamış orduları dağıtmayı, silahları toplamayı ve direniş şuralarını kapatmayı içeriyordu. Yani Osmanlı yönetimi Atatürk’ten, Anadolu’da bir direniş başlatmasını değil, İngilizlerin şikayet ettikleri direnişi bitirmesini istiyordu. Atatürk, Anadolu’ya geçip de kendisine verilen görevin tam tersini yapıp direnişi körükleyince Vahdettin önce Atatürk’ü görevden aldı, sonra idam fermanını imzaladı. 19 Mayıs’ın yüzüncü yılı kutlu olsun… Kaynak Sinan Meydan, Sözcü gazetesi
atatürk ün milli mücadele yol haritası