Oğuz Atay, Tutunamayanlar‘ın 1971-72′de yayınlanmasından sonra, önemli bir tartışmanın odak noktası oldu. Bu romanıyla 1970 TRT Roman Ödülü‘nü kazandı.
İzmir ve İstanbul’da her hafta düzenli olarak perde açan “/de Tiyatro”nun ilk oyunu Oğuz Atay’ın aynı adlı unutulmaz romanından sahneye uyarlanan “Tutunamayanlar” oldu. Uzun süre roman üzerine çalışan ekip, yaklaşık 6 ay süren yoğun provalar sonrası Ant Aksan’ın rejisi ve Serhat Barış’ın tek kişilik
Biz de sizler için onun hakkında bilinmeyen 11 özelliği derledik! 1. Babası 11 sene CHP'den milletvekilliği yaptı. Babası Cemil Atay 11 yıl milletvekilliği yapmış ama kendine ait bir eve sahip olamamış bir hukukçudur. Annesi ilkokul öğretmenidir. Kendisinden küçük bir de kız kardeşi vardır.
Tutunamayanlar’ın Selim Işık’ının Oğuz Atay, Günseli Ediz’inin Suna Kan olduğu dahi iddia edilmektedir. Ancak, Oğuz Atay’ın rüyasında Suna Kan’ı görüp pijama yerine takım elbise giymeyi tercih etmesi ve o gece nikâh şahidi olduğunu görmesi absürt bir durumdur.
Oğuz Atay'ın da belirttiği gibi Hikmet Benol, Tutunamayanlar'ın başkarakteri Selim Işık'ın negatif tasviridir. William Shakespeare'in Hamlet, James Joyce'un Ulysses ve Nabokov'un Solgun Ateş eserlerinden etkilenen roman, üst kurmaca (meta-kurgu, kurgu içinde kurgu) tekniğiyle ülkemizin ilk post-modernist romanlarından biri
Vay Tiền Nhanh. Tutunamayanlar, Oğuz Atay’ın ilk romanıdır. Dört bölüm ve yirmi bir alt bölümden oluşan yaklaşık yediyüz sayfalık bir romandır. Yazımı bir yıl sürerek 1969’da biten eser, bazı bölümlerin yeniden yazılmasından sonra 1970 TRT-Roman yarışmasında başarı ödülü alır. Ödül aldıktan sonra Oğuz Atay, romanını yayınevlerine götürür. Adının duyulmamış olması, romanın çok kalın olması ve birtakım kişisel kıskançlıklardan dolayı hiçbir yayınevi romanı basmaya yanaşmaz. Bazı yayınevi sahipleri, romanı okusalar da dönemine göre kitabı çok yeni, deneysel bulurlar; böyle bir kitabın satılamayacağını düşünürler. Derken Hayati Asilyazıcı, ticari kaygılar taşımadan, iyi bir yayıncılık örneği göstererek Tutunamayanlar’ı Sinan Yayınevi’nde iki cilt olarak basar 1972. Dönemine göre oldukça cesur bir adım sayılan Tutunamayanlar romanı basıldıktan sonra okuyucuya kavuşmuş olur. Ancak edebiyat çevreleri ve eleştirmenlerce hakkettiği ilgiyi görmez. Yeni Dergi’de Mehtnet Şeyda ve Murat Belge’nin yazıları dışında kaleme alınmış birkaç satırın ötesinde, romandan hiç söz edilmez. Tutunamayanlar Romanının Konusu Tutunamayanlar Türk romanının geleneksel çizgisinden sapan, alışılmışın dışında bir romandır. Dış yaşantılarının önem taşımadığı romanda, olay yok denecek kadar azdır. Roman daha çok karakterlerin iç dünyalarında yoğunlaşarak izlenimler, çağrışımlar, taşlamalar, ayrıntılar ve ruhsal çözümlemelerle oluşur. Bu bakımdan özetlenmesi güçtür. Ancak Tutunamayanlar’ın konusu kısaca şöyle açıklanabilir Turgut Özben adındaki genç bir mühendis, yakın arkadaşı Sellim Işık’ın intihar ettiğini gazeteden öğrenir. Bu intiharın sebebini araştırmak için Selim’in arkadaşları Süleyman Kargı, Esat, Metin ve sevgilisi Günseli ile görüşmeler yapar. Yaptığı araştırmalar sonucunda Selim’in hayatının karanlıkta kalan yönlerini, onu intihara sürükleyen sebepleri öğrenir. Selim yaşadığı düzenle uyun sağlayamayan, küçük burjuva değerlerine ve onların ucuz yaşantısına sırtını dönmüş, bu yüzden de toplum dışına itilmiş, kitaplara sığınmış bir aydındır. Turgut, Selim hakkında öğrendiği bilgiler ve araştırmaları sırasında karşılaştığı olaylar sonucunda kendini sorgulamaya başlar. O da Selim gibi bir tutunamayandır. Küçük burjuva değerleri arasında sıkışmış bütün yaşamını gelenekler, alışkanlıklar yönetmiştir. Turgut Özben, Selim’in ölümünün izinde derin bir iç hesaplaşmaya girerek romanın sonunda evinden ayrılır. Her şeyini geride bırakarak bir trene biner ve gözden kaybolur. Romanda anlatıcı, Turgut Özben’in trende tanıştığı, onun notlarını düzenleyerek kitabı yayımlayan gazetecidir. Tutunamayanlar romanını oluşturan metinler, gazetecinin önsözüyle başlar. Gazetecinin yazdığı önsözün adı “Sonun Başlangıcı”dır. Gazeteci editörün yazdıklarının aksine Tutunamayanlar romanı tamamlanmamıştır. Kitabın sonunda Turgut’un gazeteciye yazdığı mektup yer alır. Tutunamayanlar baştaki “Sonun Başlangıcı” isimli önsözle, Turgut’un mektubu arasında yer alan, Batı edebiyatında çokça örneğini gördüğümüz kasten yarım bırakılmış bir romandır. Tutunamayanlar Romanında Ana Şahıslar KarakterlerSelim Işık Tutunamayanlar romanı Selim’in intihan çerçevesinde gelişir. Romanda diğer tipler Turgut, Süleyman Kargı, Günseli, Esat, Metin Selim’le olan ilişkileri münasebetleriyle ele alınır. Selim Işık, Tutunamayanlar’ın figürleri içinde en karamsar özelliklere sahip olan ve aynı zamanda en fazla idealize edilen tiptir. Oğuz Atay, “Tutunamayanlar’ın prensi” Selim’i, fiziksel özellikleriyle net olarak vermez. “Uzun boylu, zayıfça, siyah saçlı” ve “kambur duruşu, dağınık saçları ve ütüsüz elbisesiyle Selim, insanı can sıkıntısı ve ümitsizliğe sürüklüyordu” gibi ifadelerle romanda sisler içinde kalmış bir insan görürüz. Yaşantısında yer alan zaman ve yer isimleri de siliktir. Romanda Selim Işık, duygularıyla, düşünceleriyle vardır. gerçekçi romanlarında yer alan somut tiplere benzemez. Oğuz Atay insanın iç dünyasından söz etmenin, dış görünüşünden her zaman daha ilginç olduğunu bilen bir romancıdır. . Bu yüzden de Selim’in ruh dünyasını vermekle yetinir, gerisini okuyucunun hayal dünyasına bırakır. Romanın diğer kişilerini de aynı şekilde verir. Turgut Özben Tutunamayanlar’ın aydın bireylerinden İkincisi Turgut Özben’dir. Başarılı bir mühendistir, mutlu bir evliliği vardır. Hayatını küçük burjuva dünyasının değerleri belirler. Selim’e göre düzenle barışık, dış dünyanın acımasızlığı karşısında hayatın bir yerinden tutunmayı başarmış bir tiptir. Selim’in intiharı ile birlikte o da tutunamayanlığı seçer. Selim’in yerini alır. Kata, arabaya, küçük burjuva nimetlerine boş verip, trene biner ve ortadan kaybolur. Romanın sonunda bir trende bıraktığımız Turgut Özben, romanda en az Selim kadar önemli bir tiptir. Hatta temsil ettiği değerler bakımından Selim’den çok daha önemlidir. Oğuz Atay, Selim vasıtasıyla düzenle uyuşamayan, kültür ikilemi içinde yolunu şaşıran aydınların dramım anlatırken; Turgut karakteriyle işlevsiz kalmış Türk aydınının kimlik bulma savaşını ironik bir anlatımla dile getirir. Yani bir taraftan sorunu gözler önüne sürerken, diğer taraftan da sorunun çözümünü verir. Tabii ki Oğuz Atay romanında ahlaksal çözümler üretmeye çalışmaz. Tutunamayanlar romanı yoruma açık bir yapıttır. Böyle bir çözümleme romanın soyut bir simgesellikle iç içe yapısı göz önüne alınarak çıkarılmış bir sonuçtur. Tutunamayanlar romanında okur, Turgut’un iç dünyasıyla bakar her şeye. Dış olayların önem taşımadığı romanda, Turgut’un sır dolu ve karmaşık ruhsal labirentleri, gelişim süreci ve sonunda Selim’le özdeşleşmesi ön planda işlenir. Tutunamayanlar’ın çokkatmanlı yapısı içerisinde Turgut’un birbirine bağlı iki hikayesi vardır ilk hikaye onun yazar oluşunun hikayesi, İkincisi ise soyut düzlemde İsa’nın peşine takılarak tutunamayanlığı seçmesinin hikayesidir. Romanda Turgut’un hayatı birbirinin reddi durumundaki iki devre halinde gelişir. Birinci devre Selim’in intiharından önceki küçük burjuva dünyasına ait hayatı, ikinci devre Selim’in ölümüyle birlikte hayatını sorgulayışı, bu ucuz yaşantıdan kopuşu. Süleyman Kargı Romanda felsefeci kimliğiyle öne çıkan Süleyman Kargı, Selim’in çocukluk yıllarını alaycı bir dille anlattığı “Şarkılar”a felsefi yorumlar getirdiği iddia edilen kişidir. Aslında “Açıklamalar” bölümünü de romanın ana karakteri Selim kendisi yazmıştır. Müthiş bir hayal gücü ve mizah yeteneğinin ürünü olan bu bölümü Süleyman Kargı yazmış gibi göstererek onun felsefeci kimliğinden yararlanır. Süleyman Kargı, aslında simgesel bir yanı olmayan şiirlerin fantastik yorumlarının, kendisininmiş gibi gösterilmesinin sebebini Turgut’a açıklar “Beni karıştırmadan içi rahat etmedi. Sen filozofsun’ dedi. Açıklamaları senin yapmış görünmen gerekiyor. Böylece hiçbir şeyin farkında olmazlar. Atlatırız onları’ Onlar, onlar diye tutturmuştu.” Süleyman Kargı’da Tutunamayanlar romanıdaki diğer aydın bireyler gibi toplumla uyuşamaz. Zaafları, bir ara intiharı düşünmesiyle o da bir tutunamayandır. Ancak o Selim gibi çıkış yolu olarak intihar etmez, mücadele eder. Selim, Süleyman Kargı’nın kendisi gibi toplumla ters düşmesine rağmen, kendi benliğini koruyabilmesine hayrandır. Onun kişiliğinden övgü ile söz eder. Süleyman Kargı, Tutunamayanlar’ın üçüncü aydın figürüdür. Selim gibi karamsar özellikler taşımaz. Güçlü bir kişiliği vardır. Selim’in kişiliğindeki duygusal yoğunluğa karşılık, Süleyman Kargı’nın kişiliğinde akıl ön plandadır. Turgut’a da benzemez, onun gibi tutarsız değildir. Maddesel bir yaşamın çirkinliklerine bulaşmadığı gibi somut yaşamdan da kopuk değildir. Denilebilir ki, Süleyman Kargı, Tutunamayanlar da kimlik bunalımını aşmayı başarabilmiş, ruhsal dengeyi bulan Türk aydınının temsilcisidir. Bu bağlamda Atay’ın tamamlanmış son romanı “Bir Bilim Adamının Romanı” nın çalışkan ve dürüst aydını Mustafa İnan’la ortak özellikler taşır. Metin Kutbay Tutunamayanlar romanında Atay’ın aydın figürlerinin Selim Işık, Turgut Özben ve Süleyman Kargı dışında kalan o dünyaya ait olmayan tek karakterdir. Diğer üç karakter, tutunamayanlığın temsilciliğinde birbirini tamamlamakta,zaman zaman aynı sesle konuşmaktadır. Metin Kutbay ise romanın diyalektik yapısı içinde maddesel zevkleri simgeleyerek Selim’in karşıt kutbudur. Romanda küçük bir burjuva dünyasının sahte değerleri, toplumdaki çarpıklıklar ve çirkinlikler Metin’in kişiliğinde simgelenir. Oğuz Atay diğer karakterlerinin aksine Metin’i fiziksel özellikleriyle vererek, daha başta diğer tutunamayanlar karakterlerinden ayırır. Metin diğer karakterlerin aksine, liseyi zor bitiren, okuma kültüründen yoksun birisidir. Diğer karakterler edebiyatla, felsefeyle uğraşırlarken Metin’in bu alanlara yaklaşımı özentiden öteye gitmez. Üçüncü sınıf yerli romanlarla başyapıtları aynı anda okuyacak kadar zevksiz birisidir. Klasik müzik eğitimi görürken Türkçe tangoları aynı heyecanla dinler. Metin’in en büyük özelliği yalan söylemeyi çok sevmesidir. Oğuz Atay, Metin’i ruhsal özelliklerini geliştiremeyen, düşünemeyen toplumun çirkin ilişkilerine bulaşarak öznel çıkarların batağında boğulan, toplumda çok iyi tutunan biri olarak anlatılır. Metin, Selim’le tanıştığı ilk günden itibaren onun saflığını kullanarak yalanlarıyla onu zehirler. Selim’in kişiliğinin gelişiminde olumsuz bir etkendir. Onun insanlara olan güvenini kaybetmesinde Metin’in yalanlarının büyük payı vardır. Romanda maddesel zevklerin sergilendiği her yerde Metin vardır. Tutunamayanlar romanında bayağılığın dorukta yaşandığı ikinci bölümün dokuzuncu alt başlığında Metin başroldedir. Meyhane muhabbetiyle başlayan gece, kumar ve genelev sahnesiyle biter. Romanda Selim’de yüceltilen ruhsal özelliklerinin karşısında Metin’de maddesel özellikler sergilenir. Tutunamayanlar Romanında Yapı, Anlatım, Üslûp Ve Dil Özellikleri Tutunamayanlar romanı, toplumdaki gidişe ayak uyduramayan ve özü’nü yaşamak isteyen aydının çığlıklarıyla doludur. Oğuz Atay çağımız insanının dramım çok çarpıcı bir biçimde sergiler. Atay’ın eserindeki takındığı eleştirel tavır sadece bireyle sınırlı kalmaz. Bireyi merkez olarak toplumdaki çarpıklıkları da eleştirir. Topluma yönelik eleştiriler roman sınırlarını zorlarcasına toplumun bütün alanlarını kapsar. Eğitim sistemindeki bozukluklar.’, küçük burjuva dünyasının sahte değerleri ve evlilik düzeni’, bürokrasi’, gençlik eylemleri’, tarih ve dil bilinci’ gibi birçok soruna el atar. Oğuz Atay 1930’lardan 1960 sonrasına uzanan bir dönemi, ironi’ ve hiciv’ le yoğurarak ustalıkla anlatır. Atay’a göre romanın başarısı ayrıntılarda saklıdır. İlk okuduğunda keyfi, dağınıkmış gibi görünen bu ayrıntıların Tutunamayanlar romanında titizlikle seçilmiş ve ustaca örülmüş birer malzeme olduğu görülür. Oğuz Atay, Tutunamayanlar romanında doğrudan izleri görülecek derecede Kafka, Joyce, Nabokov, Gonçarov gibi çağdaş romancılardan etkilenmesine rağmen, yerli, aynı zamanda deneysel bir metin yazmıştır. Batı edebiyatında 1900’lerin başlarında görünen estetik düzlemdeki yenilikleri Oğuz Atay 1971’de romanına taşır. Önemli olanın roman yazmak değil, roman kurmak’ olduğunun bilincindedir. Ve bu bilinçle kurgu mimarisi’ne büyük bir özen gösterir. Tutunamayanlar Romanında Yapı ve Kurgu Tutunamayanlar romanının en önemli biçim özelliği atektonik’ bir yapıya sahip oluşudur. atektonik; tarz, açık ya da esnek doku olarak da adlandırılan ve sonuca doğru tutarlı ve sıkı bir konu- olay ilerlemesi yerine konu birimlerine özen gösteren bir yapıdır. Tutunamayanlar romanının atektonik yapısı, geleneksel/gerçekçi romanın temel yapısı olan vaka- zaman- mekan zincirini kırar. Oğuz Atay bu yapı sayesinde konuyu ikinci plana iterek karakterlerinin iç dünya serüvenlerini aktarır. Tutunamayanlar romanında ana olay sayılabilecek olan Selim’in intiharının ardından Turgut’un araştırmaları, geleneksel/gerçekçi romanlara göre hiçbir gerilim taşımaz. Bu öykü, romanı oluşturan metinlerin kurgulanabilmesi için yalnızca bir araçtır. Romanda zaman dizinsel kronolojik öykü anlatımı, çağdaş roman tekniklerinden montaj/kolaj kalıplarıyla delinerek metin içi öykülerin iç içe girmesi sağlanır. Turgut’un öyküsü, Selim’in öyküsüyle birleşir. Tutunamayanlar romanında hiçbir gerilim öğesinin olmaması, romanın hızlı, akıcı bir biçim içinde sürekli değişen planlara göre yazılmış olması eseri eleştirmenler ve okurlar için karmaşık bir hale sokar. Bu karmaşıklıkta, eleştirmenler kadar okurların da roman biçiminden beklentilerinin sınırlı olmasının payı büyüktür. Tutunamayanlar roman türleri açısında ele aldığında çokkatmanlı’ bir doku gösterir. Tutunamayanlar romanında metni oluşturan tüm öğeler birden çok anlam katmanına göndermelerde bulunur. Bu çokkatmanlı ilişkiler ağında Oğuz Atay metin içi öyküleri alttan birbiriyle ilişkiye sokar. Anlam katmanlılığının zenginliği baraberinde okur farklılığını getirir. Atay anlam belirsizlikleri sergilediği romanında okuru metnin bir parçası haline getirerek kendi entelektüel birikimi doğrultusunda yorumlamasını ister. Roman türleri açısında bir alt sınıflanmaya inersek çok daha zengin bir yapı ortaya çıkar. Oğuz Atay Tutunamayanlar’da döneminin aydın portresini çizer. Romanda yer alan gündelik hayat sahneleri ve toplumun maddesel / tinsel değerleri, yazarın yaşadığı çağı çarpıcı bir biçimde sergiler. Bu özelliği ile Tutunamayanlar romanı bir çağ romanı’dır. Tutunamayanlar romanı aynı zamanda bir sanatçı romanı’dır. Turgut’un ve Selim’in kişiliklerinde sanatçı ve yaratıcılık sorunsalı işlenir. Nasıl yazıyorum?’, Nasıl yaratıyorum?’ soruları konu olarak ele alınırken, sanatçının olşumu, kimliği ve toplum içindeki yeri irdelenir. Tutunamayanlar bir aşk romanı’dır. Yıllarca her türlü sahtelikten, bayağılıktan uzak duran, gerçek bir sevginin açlığını çeken Selim aradığı aşkı bulur. Tutunamayanlar Selim’in Gürseli’ye olan derin sevgisinin romanıdır. Tutunamayanlar romanı bir polisiye roman’ olarak da okunabilir. Turgut’un, Selim’in ölümünden sonra onun intihar sebebini araştırması, Selim’i tanıyanlarla tıpkı bir dedektif gibi tek tek görüşmesi, romanı polisiye roman’ çizgisine taşır. Tutunamayanlarda Türk aydınının bilinçlenip gelişmesi anlatılır. Bu bağlamda roman - bazı farklarla birlikte - bir oluşum românı’ olarak da değerlendirilebilir. Metnin çokkatmanlı dokusu, bu tür sınıflamaları genişletmeye elverişlidir. Tutunamayanlardaki bu çokkatmanlı organik doku, titiz ve dikkatli bir kurgu / biçim çalışmasının ürünü olup modernist / postmodernist edebiyatın belirgin özelliklerini yapısında taşır. Simge Kullanımı Oğuz Atay, isim sembolizasyonundan başarılı bir şekilde yararlanan romancımızdır. Karakterlerine gelişi güzel adlar vermez. Tutunamayanlarda figürleri için seçtiği adlar, onların kimliklerini daha da belirginleştirir. İsimleri karakterlerin en önemli özelliğini vurgular. Selim’ kusursuzluğu, soyadı olan Işık’ ise aydınlığı ve kutsallığı simgeler. Tutunamayanlar’ın prensi ve yol göstericisidir. Işık soyadı ile İsa peygamber arasında roman boyunca bir özdeşlik kurulur. Selim’in tıpkı İsa gibi ikinci kez yeryüzüne geleceği, onun ışığını takip eden tüm ezilenlerin, çektikleri sıkıntıların sona ereceği anlatılır. Romanın ikinci aydın figürü Turgut Özben’in soyadıyla, özbenliğinin peşindeki arayış teması simgeleştirilir. Murat Belge, Turgut’un ego’ soyadı Özben, Selim’in ise üst ego’yu temsi ettiğini; Selim’in ülküsel, peygamberimsi, Turgut’un ise daha normal, daha dünyevi bir tutunamayan olduğunu söyleyerek psikolojik düzeyde yapılan simgeciliğin altını çizer. Romanda Metin ise Selim’in karşıt kutbu, yani maddesel değerleri, ucuz yaşantıları temsil edişiyle, her ortama uyum sağlayabilen, hayata karşı metin’ tavırlarıyla isminin anlamını hak eder. Metinlerarası’ öğe Tutunamayanların önemli bir kurgu eğilimini oluşturur. Metinlerarasılık postmodemizmin ana kurgu tekniği olarak bu edebiyatın sıkça başvurduğu bir tekniktir. Daha önce başka yazarlar tarafından üretilmiş metinlere göndermeler yapılır. Bu durumu roman sanatının meşru zemininde metinlerarası bağlantı’ düzeyinde görenler olduğu gibi, yaratıcılığın girdiği darboğaz, intihal düzeyinde değerlendirenler de vardır. Hatta kimileri için bu durum edebiyatın sonudur. Kurgu / biçim özelliklerindeki yenilik denemeleriyle bir bakıma postmodern çizgide sayılabilecek Tutunamayanlar romanında Oğuz Atay, bu imkandan önemli ölçüde yararlanır. Böylece romanın kurmaca dünyasını genişleterek okuyucusuna yepyeni hazlar, heyecanlar yaşatır. Romanla bağlantı kuran metinler arasında varlığını ve etkisini yoğun bir biçimde hissettiren metinler, Kafka’nın metinleridir. Kafka’nın adı romanda sık sık geçer. Romandaki bürokrasiyle ilgili eleştiriler Kafka’nın “Dava” ve “Şato” romanlarındaki bürokrasi eleştirilerini hatırlatır. “Dönüşüm” ve “Bir Rüya” adlı hikayeleri Oğuz Atay tarafından uyarlanır. Toplumla uyuşamayan ve maddeye yenilen insanın dramını anlatan Kafka’nın ve Kafka’nın izinde yürüyen Batılı yazarların yapıtlarında görülen kafkaesk’ atmosfer, Tutunamayanlar romanının tümüne hakimdir. Gonçorov’un “Oblamov” adlı romanında aynı adı taşıyan kahramanı Tutunamayanlar’da sıkça anılır. Oblamov, romanda iyi niyetli, ancak karamsar, hiçbir işe yaramayan pasif insanların bir prototip idir. Oğuz Atay Selim’in karakterini çizerken Oblamov karakterinden oldukça etkilenmiştir. Selim’de Oblamov gibi çırpınıp duran ama bir işe yaramayan, sıkıntıları ve coşkularıyla uçta yaşayan tuhaf bir insandır. Aralarındaki bu benzerlik, karakterlerinin davranış kalıplarının isimlendirilmesinde de göze çarpar. Oblamov’un tipik davranış şekilleri edebiyatta “Oblamovluk” kavramıyla tanımlarken, Atay’da Selim’in davranış kalıbını “selimlik” olarak adlandırılır. Tutunamayanlar romanında Oğuz Atay’ın gönderme yaptığı metinler sadece Gonçarov’un “Oblamov”u ve Kafka’nın metinleriyle sınırlı değildir. Tatjana Seyppel’in Tutunamayanların diğer metinlerle olan ilişkisini belirlediği listesi tam bir sayfa sürer. Oğuz Atay Cervantes’ten Dostoyfevski’ye, Joyce’dan Nabokov’a uzanan bir çizgide metinlerarası bir metin oluşturmuştur. Oğuz Atay romanında bir bakıma okuyucusuyla oyun oynar, okuyucusundan birikimi doğrultusunda romanında açık yada örtük düzlemde yer verdiği metinlerin izini sürmesini ister. Eğer okuyucu bu benzerlikleri keşfederse romandan aldığı zevkin derecesi de artırmış Üstkurmaca Edebiyat biliminde üstkurmaca’, yazarın yazma edimini kurmaca metnin bir parçası durumuna getirmesi, nasıl yazdığım anlatması ve romanın içinde yazma edimi ile ilgili sorunlar konusunda düşünce üretmesi şeklinde tanımlanır. Tutunamayanlar romanı, simgesel kullanımıyla, başka edebiyat ürünlerine yaptığı göndermeler ve çağrışımlarla ve en önemlisi yazma sorunsalı’na verdiği önemle debiyatımızda üstkurmaca’ özelliğini içinde taşıyan ilk roman olarak kabul edilir. Tutunamayanlar romanında kişiler durmadan okurlar, yazarlar eksik metinlerin peşinde orandan oraya savrulurlar. Metinler yorumlanır, üzerinde eklemeler yapılır. Romanda yer alan metinler, edebiyatın hemen her türüne biyografi, ansiklopedi, mektup, günlük, tiyatro, öykü, şiir gibi ait kasten yarım bırakılmış metinlerdir. Tutunamayanlar bütün bu eksik metinlerin toplandığı bir kitaptır. Tutunamayanlarda kişiler nasıl ve neden yazdıklarını, yazarken karşılarına çıkan sorunları anlatırlar. Oğuz Atay onları böyle konuştururken aslında yazma eylemine ilişkin kendi görüşlerini açıklar. Yazma eylemi, romanda yeniden yazma eylemine dönüşür. Romanın bir başka yerinde Esat, Selim’in okuduğu kitaplar yüzünden çok acı çektiğini ve insanlarca anlaşılmamaktan çok korktuğunu söyler “Titrek bir sesle kitaplar yüzünden çok acı çekiyorum Esat Ağabey’ derdi. Sanki hepsi benim için yazılmış. Bu kadar insanı birden canlandıramıyorum hepsini birbirine karıştırıyorum. Gülünç oluyorum.’ Anlaşılmamaktan çok korkardı. Başkalarından ayrı hissettiğimi nasıl belirtsem? Kimse bilmeyecek.... Hiç olmazsa mezar taşıma yazın burada insanlara başka türlü hayran olan biri yatıyor. Ne türlü? Bir bilsem, ah bir bilsem.” Oğuz Atay, romanın ana kişisinin ardına gizlenerek roman sanatı üzerine görüşlerini açıklar. Tutunamayanlarla bir çok kesime tuhaf, alışılmadık gelebilecek bir roman yazdığının farkındadır. Roman konusunda fazla bir sorgulamanın, tartışmanın yapılmadığı, modern edebiyatın tanınmadığı bir edebiyat ortamında romanı ile ilgili haklı endişeler taşır. Tutunamayanlar Romanında Anlatım Özellikleri Tutunamayanlar romanında bir anlatıcı figür vardır. Anlatıcı, Turgut Özben’in notlarım düzenleyen gazetecidir. Romanın anlatım biçimi, metnin sonuna eklenen Turgut Özben’in mektubu dışında genellikle üçüncü tekil kişi o anlatımdır. Romanda Oğuz Atay’ın egemen anlatım tutumu ise ironik’ bir anlatımdır. Hiciv, taklit, başkasının dilinin abartılarak taklidine dayanan parodi, yabancılaştırma tekniği olarak alay, romanda egemen anlatım tutumu olarak ironiyi yaratır. İroni edebiyat biliminde söylenenin tam karşıtını kastetme sanatı olarak tanımlanır. Tutunamayanlar daki ironi, nihilizm den çok, duygusal anları akıl merceğinden denetlemeye yarayan, duyguyu akılla kırma tarzında bir araçtır. Oğuz Atay, ironi acıyı hafifletmek için kullanmaz, aksine yaşatmak, erişilmez ya da dokunulmaz kılmak için kullanır. “Tutuııamayanlar”ın bir yerinde, Turgut, Selim’in ölüm haberini bir dostuna verdikten sonra düşünceleriyle sokakta başbaşa yürür. Oğuz Atay, Turgut’un duygusal yoğunluluğunu ironikleştirir. Oğuz Atay en ciddi anların zihnindeki komik karşılıklarını / simgelerini bulmada çok başarılıdır. Onun ironik bir anlatımla çizdiği alaycı, neşeli, güldürücü adam görüntüsünün arkasında son derece kırılgan ve ürkek birisi gizlidir. Roman boyunca mizah ve hüzün, ironik anlatımla yan yana gelir. Romanda ironinin bulaşmadığı tek yer Selim ile Günseli’ılin aşkının anlatıldığı bölümdür. Bu bölümde Atay’ın alaycı tonu yerine duygulu bir tona bırakır. Tutunamayanlarda olaylar zinciri bulunmadığından yazar anlatımı bireyin iç dünyasında yoğunlaştırır. İç dünyayı kesintisiz anlatabilmek için çağdaş roman tekniklerini kullanır. Bu tekniklerin başında bilinç akımı’ gelir. Oğuz Atay Tutunamayanlar romanında bilinç akımı tekniğiyle çağdaş batı romanının modem anlatım araçlarından Kolaj’ tekniğini de bolca kullanır. İlk bakışta roman dokusuna aykırı gibi gelen ama ana tematiğin bir parçası olan bir metnin dokuya katılması diyebileceğimiz kolaj, Tutunamayanlarda özellikle kurmaca şarkıların ve şarkı açıklamalarının olduğu bölümlerde görülür ve bireyin bilincinin olduğu kadar bilinçaltının da aydınlığa çıkarılmasında yardımcı bir tekniktir. Üslûp ve Dil Özellikleri Tutunamayanlar romanına üslûp ve dil özellikleri açısından baktığımızda kurgu’ ve anlatım’ düzlemlerinde görülen yenilik denemelerinin burada da söz konusu olduğunu görürüz. Atay’ın amacı, yazdığı romanla bir dil ustası olduğunu kanıtlamak değildir. Aksine romanda dil ve söylem karmaşasıyla karşı karşıya geliriz. Geleneksel bir düzenin bir anlaşma aracı olan dil, Tutunamayanlarda ise anlaşamama aracına döner. Romanda kimse birbirini dinlemez, her kafadan bir ses çıkar. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar da kullandığı dil, iki özelliği içinde barındırır Bir yandan kahramanlarıyla özdeşleşen, onlarla arasında duygusal bağlar kuran, diğer yandan da anlattıklarının gülünç hale getirilmeden, parçalanıp çarpıtılmadan ciddiye alınamayacağım farkında olan bir dildir. Tutunamayanların başka dillerin taklidi, parodisi olarak yazılması, duygunun abartılarak gerçeğin kırılması ve okurun ucuz duygusallık taklidiyle karşı karşıya bırakılması hep bu yüzdendir. Oğuz Atay Tutunamayanlarda yeni bir üslûp denemesine girişerek dille, kelimelerle adeta oyun oynar. Alışılmışın dışında üslûp ve dil özellikleriyle romanda, postmodernizmin kuralların bozumu’ anlayışı benimsenir. Oğuz Atay eserinin organik bütünlüğünü bozacak her yöntemi özgürce kullanır. Kelimeler olmadık yerde birleştirilir, bir cümleye değişik zamanlar sıkıştırılır, paragraflar arası mantıksal ilişkiler bozulur, değişik satır düzenlemeleri yapılır ve noktalama işaretleri alt üst edilir. Günseli’nin ağzından Selim’le yaşadıkları aşkın anlatıldığı 15. Alt bölümde 73 sayfa boyunca hiçbir noktalama işaretinin kullanılmaması bu bakımdan ilginç bir örnek teşkil eder.
Türk edebiyatının en iyi yazılmış eserlerinden biridir Tutunamayanlar. Alışılmış üslubun dışında, yer yer kasvetli, okuyucuyu kızdıran, sevdiren ama bir o kadar da bağlılık yapan, bizi, insanlığı kısaca hayatı anlatan bir roman… Unutulmaz karakterler, Selim Işık, Turgut Özben, Süleyman Kargı, Metin, Esat ve diğerleri… Her biri bir roman karakteri belki… Okuyunca hayattan koparan bir yerlerde Selim var mı, Turgut ben miyim diye düşüncelere daldıran bir metin. Kısacası hayata tutunamayan, gidişatı kabul etmeyen, inkarın ve isyanın romanı. ....... Aslında bu kitap bir karakter romanı, çok fazla olay örgüsü yok. Oğuz Atay’ı ve eserlerini anlamak için öncelikle karakterleri iyi özümsemek ve iç dünyasını anlamak gerekmektedir. Roman bir trende başlar. Turgut trende tanıştığı bir gazeteciye bir mektupla yazdığı notları gönderir. Mektupta gazetecinin bu eser’i yayınlamayı düşünürse ilgili kimselerle görüşmesini ve onların onayını aldıktan sonra harekete geçmesini ister. Böylece romanımız başlar..........Tutunamayanlar'ın başlıca kahramanları Selim Işık, Turgut Özben, Süleyman Kargı, Metin Kutbay, Nermin Özben, Günseli Ediz'dir. Düşünceleri ve sözü en çok edilen kahraman Selim Işık olsa da olay örgüsü Turgut Özben üzerinden anlatılmaktadır. Evli ve iki çocuk sahibidir. Kahramanlarını “tutunan” ve “tutunamayan” olarak sınıflandırdığımız romanın, her iki kavramın arasında kalan bir karakterdir. Mühendistir ve rahat bir hayatı vardır. Selim’in intiharından sonra, bir dönüşüm sürecine girecek kendi benliğini sorgulamaya başlayacak ve “özben” soyadını alacaktır. 1933 doğumlu ve çocukluğu İkinci Dünya Savaşı’nda geçmiş biridir. Aydınlanmaya üniversite yıllarında başlar ve en çok örnek aldığı kişi ise Selim’dir. Onun gibi çok okumaya özenip okunmadığı birçok kitap almıştır. Fakat iş hayatına atılıp evlenince birincil amacı para kazanıp rahat bir hayat sürmek olmuştur. Fakat Selim’in intiharı onu altüst eder ve arkadaşının hayatını araştırarak bir nevi benliğini bulmaya çalışacaktır. Ki intiharı bir gazete haberinden öğrenir ve çok sarsılır. Öncelikle Metin ve Esat’la konuşur. Metin Zeliha adlı bir kızdan bahseder. Eski sevgilisidir. Selim’in bu kızı Metin’e yakıştırmadığını söyler. Beraber bir tiyatro gurubunda rol aldıklarından bahseder. Metin kızı bırakınca Selim’in ona aşık olduğunu söyler. Fakat kız sonunda başkasıyla evlenmiştir. Esat ise Selim’in okuma tutkusundan ve Oscar Wilde’a olan hayranlığından bahseder. Sonra devreye Süleyman Kargı girer. Süleyman Turgut’a Selim’in şarkı diye yazdığı 600 mısralık bir şiir verir. Bu satırlardan Selim’in düşünen ve sorgulayan ama mutsuz bir insan olduğu anlaşılmaktadır. .......Turgut’la tanışmak isteyen, kendini Selim’in arkadaşı olduğunu söyleyen bir kadın gelir. Adı Günseli’dir. Günseli Selim’le nasıl tanıştıklarını, aralarındaki ilişkiyi anlatır. Anlattıklarıyla Selim’in tutunamayan karakteri daha çok ortaya çıkar. Bunları duydukça Turgut, ben o zamanlar neredeydim neden Selim’i anlamadım diye hayıflanmaya başlar. Turgut sonra Selim’in günlüğünü bulur. Günlüğü okudukça Selim’i intihara sürükleyen sebepler bir bir ortaya çıkmaya başlar. Selim’in son zamanlarında “Türk Tutunamayanları Ansiklopedisi” hazırladığı anlaşılır. Hüsnü Ergeç, Ahmet Çekingen, Nazmiye Erdoğdu yazdığı bazı tutunamayan’ karakterlerdir. Turgut bu ansiklopediyle sonuca ulaşır. Selim toplum tarafından kabul edilmeyen, farklı bir kişiliktir. Selim’in de tabir ettiği gibi bir tutunamayandır. Böylece Turgut kendisinin de bir tutunamayan olduğuna karar verir. Sonunda da trende tanıştığı birine yazdıklarını verir ve ortadan kaybolur. .......... Tutunamayanlar’ın unutulmazlarından, Turgut’un kendi iç benliğini anlattığı Olric diye bir karakteri vardır. Toplumdan uzaklaşıp kendi iç sesini dinlemeye başladığında hep Olric’e başvurur. Olric devamlı efendimiz’ diye hitap eder Turgut’a. Romanın sonunda ise Turgut sadece Olric’le yaşamaya karar verir ve hayattan çıkıp gider. ........Tutunamayanlar, anlatım şekli olarak bir devrim niteliğindedir. Türk romanına çağdaş bir görünüm kazandıran ilk eserlerdendir. Bu roman, kişinin benliğini bulma ve sorgulatma kitabıdır. Zekice kurgulanmış eserlerin en güzelidir. İçimizdeki Olric’lere ses vererek kendimizi bulup benliğimizi kabul etmek dileğiyle..
oğuz atay tutunamayanlar uzun özet